27 Eylül 2009 Pazar

Medyada yükselen köşe yazarları kadınlara şüphe ile mi bakmamız gerekiyor? SERDAR AKİNAN'A KADIN YAZARLARDAN YANITLAR!!!!!


Kadın köşe yazarlarının Serdar Akinan'ın iddiasına yanıtları...



Serdar Akinan, kadın köşe yazarlarının iktidar sahibi erkekler sayesinde yazar olduğunu iddia etti, medyada yine ortalık karıştı.

Kimileri bu ne cüret diye küplere bindi; kimileri de Akianan'ın 'rakı sofraları'nda konuşulanları köşesine taşıdığını belirtti. Kadın yazarlara göre kadınlara saldırmak kolay; köşeler ise onlara birer hediye değil.

Gazeteci Serdar Akinan'ın geçtiğimiz hafta kaleme aldığı yazı, medyayı karıştırdı. "Bugün medyada köşe tutan kadın yazarlarımızın kaçı şimdi, bir kısmı rahmetli olan, kudret sahibi yayın yönetmenlerinin yataklarından geçmemiştir." diyen Akinan, kimilerine göre yıllardır basın sektöründe kulaktan kulağa fısıldananları yazmıştı; kimilerine göre ise kadın yazarları itham ediyor, zan altında bırakıyordu. Akinan, yazısında isim vermemişti, genelleyici ifadeler kullanmıştı; ancak bu bile köşe yazarlarını kadın-erkek galeyana getirmeye yetti. Akinan daha sonra gelen tepkiler üzerine geri adım attı, yazısında kastetmediği kadın yazarlardan özür de diledi; ama söz bir kere yazıya dökülmüştü! Akinan'ın ifadeleri, Yeşilçam'da yönetmen-oyuncu ilişkilerindeki yakıştırmayı andırması açısından da dikkat çekiciydi...

Akinan, Can Dündar'ın bir kadınla görüntülenmesiyle başlayan tartışmanın ardından böyle bir yazı kaleme alsa da aslında bu konuda yazan ilk isim değil. Benzer bir iddiayı aylar önce Aykut Işıklar da ortaya atmıştı. Işıklar da erkek patronların zaaflarının kadınları vaktinden önce üst noktaya taşıdığını yazmıştı. Yıllardır medyanın içerisinde yer alan iki ismin dile getirdiği bu iddialara göre "yükselen kadınlara" şüpheyle mi bakmamız gerekiyordu?

Peki bu konuda kadın gazeteciler ne düşünüyor? Kadın yazarların bazıları itirazlarını yükseltiyor kimi de 'bilinen gerçeğin dile getirilmesinin nesi yanlış' diye soruyor.

Gizli sözleşme bozuldu!

Köşelerin birer hediye gibi sunulduğu fikrine en büyük itiraz köşe sahibi Mutlu Tönbekici'den geliyor. Ona göre herkes kadınlara karşı çok daha acımasız davranıyor. Tönbekici "Köşeler kimsenin babasının malı değil." diyor ve köşelerin kadınlara bir nişan yüzüğü gibi sunulabileceği düşüncesinin de gerçeği yansıtmadığına inanıyor. İddiaların tümevarımcı olmasına sinirlenen isimlerden biri de Nagehan Alçı. Fakat o Tönbekici kadar yazılanların gerçek dışı olmadığını da dile getirmekte bir sakınca görmüyor. "Zira geçmişte de günümüzde de özel ilişkiler sayesinde medyada basamak çıkmak için çabalayan kadınların varlığını herkes biliyor." diyor. Alçı, insanları kızdıran şeyin, bilinen bu gerçeğin medyanın içinden bir isim tarafından seslendirilip gizli sözleşmenin bozulması olduğunu düşünüyor. Yani ona göre Akinan'ın bu yazısı, birilerini rahatsız etse de artık medyanın biraz da iğneyi kendine batırması için bir fırsat oluşturdu. Serdar Akinan'a en büyük destek Flash TV'den Yalçın Çakır'dan geldi. Çakır "okur ve izleyici bilmez ama bizler biliriz içimizde yaşananları" diyerek birçok vakanın varlığından söz ediyordu.

Erkeklerden ses yok

Diğer taraftan Pakize Suda, Mutlu Tönbekici, Nagehan Alçı, Sevim Gözay gibi kadın köşe yazarları konuyu köşelerine taşıdı. Fakat erkeklerden bir iki ismi saymazsak kayda değer bir ses çıkmadı. Akinan'ın itham ettiği erkek yöneticiler ya üzerlerine alınmadıklarından ya da durumdan rahatsız olmadıklarından konuya değinmek gereği dahi duymadı. Oysa Mutlu Tönbekici yazısında konuya esas alınması ve cevap vermesi gerekenin erkek yöneticiler olduğunu söylüyordu. O erkeklerdeki bu suskunluğun daha çok korkudan kaynaklandığını düşünüyor. Herkesin bir sabıkası olabileceğini söyleyen Tönbekici, kimsenin kimseye bulaşmamak tercihi bundan, diyor.

Nagehan Alçı'ya göre, medyada ilişkiler sayesinde yükselen yeteneksiz isimler bünyeden atılacak. Mutlu Tönbekici ise kadınların iş dünyasındaki yeri konusunda oturmamışlık olduğunu, bu yüzden de böyle kötü yakıştırmalar olabileceğini söylüyor. Ona göre bir kadın eğer aktüel, magazin yazıyorsa bu tür yakıştırmalara daha müsait bir hal alıyor. r.sezgin@zaman.com.tr


Tartışma köşelere nasıl yansıdı?
Pakize Suda- Habertürk:

"Evet, patronuyla, müdürüyle, mesai arkadaşıyla, ama âşık olduğu için, ama karşısındakinin konumundan yararlanmak için ilişkiye giren kadınlardan bizim sektörde de var."


Sevim Gözay-Akşam:
"Kadın gazeteciler, yerli yersiz, imzalı imzasız, sinsi ve kalleşçe etiketlenir, dedikodu malzemesi yapılıp dururken hepsi dut yemiş bülbül gibi oturur bu beyzadeler. Ne zaman ki kendi başları yanar, iplikleri pazara çıkar, 'Masum değiliz hiçbirimiz' şarkısına başlarlar kol kola girip. En komiği de kimseyle bir ceviz kırdığı ortaya çıkmamışların, dudak dudağa pozları renkli baskıya girmemişlerin, videosu internete düşmemişlerin iştahla iştirak ettiği 'su samuru' itirafları... 'Hepimiz su samuruyuz' diye yazdı dün hatta Serdar Akinan... Üzgünüm ama tipik erkek egosundan daha güçlü bir tablo göremedim ben o yazıda."



Yalçın Çakır-Flash TV:
"Akinan tamamen haksız mı? Bana göre Serdar Akinan derdini tam olarak anlatamadı. Zaten sonunda ironik bir dille hatta alay ederek özür diledi. "Bu camianın 'tertemiz' sicilini o yazıyla kirlettiğime inanmıyorum." Şimdi... "medyanın yetki-para-şan-şöhret sahibi bazı yöneticileri, bazı yazarları, bazı anchormenleri" deyince yarası olan üstüne alınsın. Hem de fazlasıyla alınsın. Yarası olmayanlar da durduk yere gocunmasın.

İsmail Küçükkaya-Akşam:
"Akinan benim yüreğine hep inandığım bir arkadaşım, samimiyetine daima güvendiğim bir meslektaşım oldu. Ama dünkü yazısında özellikle kadın gazetecilere büyük, çok büyük bir haksızlık yapmış. Kimse kişisel deneyimlerini genellemelere taşıyarak aşırı yoruma malzeme yapmamalı."


Sevilay Yükselir-Sabah:
"Bakalım her zaman elalemin bohçasını açmaya meraklı bu ahalinin bohçasından neler çıkacak? Çıkan kirlileri görüp, varsa eğer yıkansa da temizlenmeyecek, lekesi çıkmayacakları kaldırır atarız çöp tenekesine! Hiç olmazsa gelecek nesil gazetecilere böyle saçma sapan geleneği olan değil, adam gibi ritüelleri olan tertemiz bir sektör bırakırız..."




Kim, ne dedi?


Kötü yakıştırma her zaman kadınlar için

Mutlu Tönbekici - Vatan Gazetesi:
Serdar yöneticilik de yapmış, aklı başında bir arkadaşımızdı. Niye durup dururken böyle bir şey yazdı anlamıyorum. Kadınlar özel ilişkileri sayesinde yükseliyor, derken erkeklerde durum ne? Maça, meyhaneye yöneticilerle gidip "ağabey" diye diye yöneticilerin çevresinde pervane olan erkekler de var. Bir erkeği bir yöneticiyle otelde görseniz en fazla ne diyebilirsiniz ama bir kadın için her zaman böyle kötü yakıştırmalar yapılabiliyor.

Erkek köşe yazarları da masum değil
Aykut Işıklar -Bugün Gazetesi:

Dünyanın hiçbir yerinde bizde olduğu gibi ahbap-çavuş ilişkisiyle işler yürümüyor. Hepimiz neyin ne olduğunu biliyoruz. Kadınlar sadece bu işin bir parçası. Bu tür ilişkiler medyada geçmişte de vardı, hâlâ var. Erkek köşe yazarları da o köşeleri elde ederken en az kadınlar kadar masum değiller. Bugün genç kızlarımız Ayşe Arman gibi gazeteci olmak istiyorum, deyince kızıyoruz. Bunun suçlusu onun her yaptığını olay haline getiren medya.

Herkesi zan altında bırakmak etik değil
Nagehan Alçı - Akşam Gazetesi:
Yöneticileriyle beraber olarak bir yerlere gelmiş kadınlar olduğunu bir tek ben değil, yazımda da bahsettiğim gibi herkes biliyor. Burada vurgu kadınların yöneticileriyle beraber olmasında değil, yöneticilerin genelde erkek olmasında. Maalesef medyada da gücün olduğu her yerde olduğu gibi o gücü istismar etme geleneği mevcut. Güç de hep ve hâlâ erkeklerde. O nedenle zaman zaman güç sahibi erkekler bu güçlerini kadınları istismar etmek için kullanmaya teşebbüs ettiler. Ama medyada bir yerlere gelmiş biraz da eli yüzü düzgün tüm kadınları zan altında bırakmak etik değil. Bizim sektör hata kaldırmayan bir sektör. Kendimizi bizi izleyen ya da okuyana her gün yeniden sunduğumuz bir sektör. O nedenle mesleki yetenekleriyle değil de başka yetenekleriyle bir yerlere gelenleri çok fazla o yerlerde barındırmıyor. Geçmişte belki başka türlü yükselmenin ömrü bir nebze daha uzun sürüyordu. Oysa şimdi medyanın çeşitlenmesi ve rekabetin artması ile yeterli değilseniz bünye sizi bir gün bile kabul etmiyor.



RAHİME SEZGİN / www.zaman.com.tr

Hiç yorum yok: